'ADİL VE KALICI ÇÜZÜM İRADEMİZİMİZİ MUHAFAZA EDİYORUZ'
Erdoğan, konuşmasında KKTC’yi desteklemeye devam edeceklerini belirterek, "Enerjiden güvenliğe, savunmadan altyapı yatırımlarına kadar her alanda attığımız adımlarla Anavatan’la Yavruvatan arasındaki ekonomik, ticari ve beşeri bağların daha da kuvvetlenmesini sağlıyoruz. Son olarak 4 ay önce 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramında, Ercan Havalimanının yeni terminal binası ve pistinin açılışını gerçekleştirdik. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız. Zaman verdiği sözlerin hilafına davranarak Kıbrıs Türklerini cezalandıran Avrupa Birliği’nin (AB) ne kadar büyük bir yanlış yaptığını ispat edecektir. Maruz kaldığımız onca haksızlığa rağmen adil ve kalıcı çözüm irademizi muhafaza ediyoruz. Bunun yolunun da Kıbrıs Türklerinin eşit egemenliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyid edilmesinden geçtiği kanaatindeyiz. Tabi burada bir hususu ifade etmekte fayda görüyorum; Kıbrıs Türkü’nü ambargolarla haklı davalarından döndürmeye çalışanların Kafkasya’da yeni oyunlar peşinde koştuğuna şahit oluyoruz. Kimi batılı güçler Karabağ Savaşı ile birlikte bölgemizde artık yepyeni bir dönemin başladığını halen idrak edemiyor. Ermenistan’ı yıllarca kışkırtarak bu coğrafyada yaşayan tüm insanların acıları, sıkıntıları ve kavgaları üzerinden kendilerine rant devşirenler aslında en büyük zararı Ermenilere verdiler’’ diye konuştu.
‘ERMENİSTAN’A AZERBAYCAN’IN UZATTIĞI BARIŞ ELİNİ TUTMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM’
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Gerçekleşmesi mümkün olmayan ham hayalleri körükleyerek Ermenileri istismar ettiler, kullandılar, güvensizliği mahkum ettiler. Bu gerçeği artık Ermenistan’ın da görmesi ve kabullenmesi gerekiyor. Ermeni halkı ve yöneticilerinin güvenliği binlerce kilometre ötede değil komşularıyla barışta ve işbirliğinde aramaları daha doğru olacaktır. Batılı ülkeler tarafından gönderilen hiçbir silah ve mühimmat, kalıcı barış ortamının sağlayacağı huzurun yerini tutamaz. Ermenilerin 30 yıl sonra ortaya çıkan barış fırsatını yine farklı hülyalara kapılarak boşa harcamamaları en büyük temennimizdir. Buradan bir kez daha Ermenistan’a Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzattığı barış elini tutması çağrısında bulunuyorum. Türkiye olarak bizim de Azerbaycan ile işbirliği içinde sürecin başarısı için gerekli adımları atmaya hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyorum" dedi.
‘BU ARABA SATILMAZ, VATANDAŞ BUNU ALMAZ’ DİYENLERİ HÜSRANA UĞRATTIK
Erdoğan, Kazakistan dönüşü açılışını yaptıkları Fort Otosan Yeniköy fabrikasının toplam 3 bin 500 kişiye istihdam kapısı olan önemli bir yatırım olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Orada bir kez daha gördük ki otomotiv sektörümüz Türk ekonomisinin lokomotifi olmayı sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 9 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verdiğimiz bu sektörde dünyanın 13’üncü en büyük otomotiv üreticisi konumundayız. Ancak Türkiye dünyanın sayılı otomotiv ihracatçılarından biri olmasına rağmen maalesef uzun yıllar kendi yerli ve milli markasına sahip değil. TOGG‘un üretimi ve satışa başlamasıyla yeni gelişen elektrikli araçlar alanında kendi markamızla küresel rekabetteki yerimizi aldık. Her aşamasını yakından takip ettiğim bu projenin hayata geçmesi ile ‘Türk araba yapamaz’ diyenleri, ‘Fabrikada üretim bantı yok’ diyenleri, ‘Bu araba satılmaz, vatandaş bunu almaz’ diyenleri yani bundan 60 yıl önce devrim otomobili projesini garaja mahkum eden zihniyetin günümüzdeki uzantılarını hüsrana uğrattık. Birilerinin müstehzi bir edayla ‘bunun fabrikası nerede?’ diyerek aklınca dalga geçtiği TOGG şimdiye kadar 12 bine yakın teslimat yaptı. Üretim bandından inen ve teslim edilen araç sayısı günden güne artıyor. Geçen yıl dünyada 14 milyon elektrikli araç satıldığı düşünüldüğünde bu yarışa nasıl isabetli bir zamanda dahil olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır’’ diye konuştu.
‘KENDİMİZİ SÜREKLİ GELİŞTİRİYORUZ’
Erdoğan, Türkiye’yi yeni bir tasavvur ve yaklaşımla tanıştırdıkları bütün bu alanların başında sosyal devlet olgusunun geldiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihten tevarüs ettiği kerim devlet vasfına tam manasıyla ilk kez bizim dönemimizde kavuşmuştur. Kurucu kadronun hayallerini süsleyen kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyet özlemi, gayretlerimizle neticesinde 21 yılda bir idealden çıkıp hakikate dönüşmüştür. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuyla ülkemize dünyanın en geniş kapsamlı sosyal güvenlik ve sağlık sistemini kazandırdık. Devletimizin şefkat şemsiyesi dışında hiç kimsenin, hiçbir vatandaşımızın kalmaması için özel çaba harcadık. Garip gurabanın, fakir fukaranın elinden tuttuk. Şehitlerimizin emanetlerine, kahraman gazilerimize sahip çıktı. Engelli kardeşlerimize, bakıma muhtaç yaşlılarımıza, yetim, öksüz çocuklarımıza kucak açtık. Çeşitli destek programlarından evde bakım hizmetlerine farklı alanlarda yeni düzenlemeleri devreye aldık. Halkçılık maskesi altında yıllardır bu ülkede halk düşmanlığı yapanlar bilmese de hizmetlerimizden faydalanan kardeşlerimizi evinde, iş yerinde, okulunda, hastanesinde her yerde bu gerçekleri bizzat görüyor, yaşıyor. Diğer alanlar gibi sosyal devlet uygulamalarında da mevcutla yetinmiyor, kendimizi sürekli geliştiriyoruz."